26 Ekim

“Sevgili kardeşler, size yalvarırım,
cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının,
çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz.” (1.Petrus 2:11)

Petrus, okuyucularına, bu dünyada yabancılar ve konuklar olduklarını hatırlatır; günümüzde en çok ihtiyaç duyulan hatırlatma budur. Konuklar, bir ülkeden diğerine yolculuk eden konuklardır. İçinden geçtikleri ülke kendi ülkeleri değildir; o ülkede yabancıdırlar. Gitmekte oldukları ülke kendi vatanlarıdır.

Bir yolcunun kalite işareti, bir çadırdır. Bu nedenle, İbrahim2in İshak ve Yakup ile birlikte çadırlarda kaldığını okuduğumuz zaman, onun Kenan ülkesini yabancı bir ülke olarak gördüğünü anlamamız gerekir (her ne kadar Kenan ülkesi ona vaat edilmiş olsa da). İbrahim geçici bir konutta yaşadı, çünkü

“mimarı ve kurucusu Tanrı olan temelli kenti bekliyordu” (İbraniler 11:10).

 Böylece bir yolcunun yerleşik biri olmadığını anlıyoruz. Yolcu, hareket halinde olan bir insandır.

Yolcu uzun bir yola çıktığı için yanında fazla eşya taşımaz. Kendisinin sahip olduğu maddesel pek çok şey ile yüklenmesine izin vermez. Gereksiz valizler taşıyarak ağırlık yüklenmeye katlanmayacaktır. Hareket özgürlüğüne engel olan her şeyi üzerinden atmalıdır.

Bir yolcunun bir diğer özelliği ise, evindeki çevresinde olan kişilerden farklı oluşudur. Onların yaşam tarzlarına, alışkanlıklarına ya da hatta tapınma şekillerine uyum göstermez. Hıristiyan yolcunun durumunda bunun anlamı, Petrus’un öğüdüne kulak vererek “canına karşı savaşan bedensel tutkulardan uzak durmasıdır.” Karakterinin çevresi tarafından eritilmesine izin vermez. O, bu dünyadadır, ama bu dünyadan değildir. Yabancı bir ülkeden o ülkenin alışkanlıklarını ve değer yargılarını kendisine uyarlamadan geçmektedir.

Eğer yolcu düşman bir bölgeden geçiyor ise, düşman ile anlaşma yapmama konusunda özenli davranmalıdır. Aksi takdirde, Önderine sadakatsizlik göstermiş olur. O’nun davasına ihanet etmiş sayılır.

Hıristiyan yolcu düşman bir bölgeden geçmektedir. Bu dünya, Önderimize bir çarmıh ve bir mezardan başka bir şey vermemiştir. Böyle bir dünya ile dostluk kurmak Rab İsa’ya ihanet etmektir. Mesih’in çarmıhı, dünyanın bizi tutsak ettiği her bağı kırmıştır. Dünyanın övgüsüne imrenmeyiz ya da onun suçlamasından korkmayız.

Yolcu, yolculuğundaki her günkü yürüyüşünün onu evine daha çok yaklaştırdığını bilerek destek bulur. Bir kez hedefine ulaştığı zaman, yolda karşılaştığı tüm sıkıntıları ve tehlikeleri çabucak unutacağını bilir.