9 Kasım

“Kardeşlerim, bir kimse iyi eylemleri yok iken, imanı olduğunu söyler ise,
bu neye yarar? Böylesi bir iman onu kurtarabilir mi?”  (Yakup 2:14)

Bu günkü ayette Yakup ayette sözü geçen kişinin imanı olduğunu söylemez. Kişinin kendisi imanı olduğunu söyler. Ama bu kişi eğer gerçekten kurtaran imana sahip olmuş olsa idi, aynı zamanda iyi eylemleri de olur idi. Bu ayetteki kişinin imanı yalnızca sözcüklerden ibarettir. Ve bu tür bir iman hiç kimseyi kurtaramaz. Sözcükler, iyi eylemler ile birlikte olmadan ölüdürler.

Kurtuluş iyi eylemler ile olmaz. Yine, kurtuluş, imana ek olarak iyi eylemler gerektirmez. Kurtuluş daha çok, iyi eylemler ile sonuçlanan bir türdeki iman ile gerçekleşir.

O zaman Yakup neden 24.ayette bir kişinin iyi eylemler ile aklandığını söylüyor? Bu sözler, Pavlus’un iman aracılığı ile aklandığımızı söyleyen öğretişi ile tam bir tezat oluşturmuyor mu? Aslında burada bir tezat mevcut değildir. Her ikisi de doğrudur. Aslında Yeni Antlaşma’da aşağıda belirtilen altı farklı aklanma görünümü söz konusudur:

Tanrı tarafından aklanırız (Romalılar 8:33) – bizi doğru sayan Tanrı’dır.

Lütuf aracılığı ile aklanırız (Romalılar 3:24) – Tanrı, aklanmayı bize karşılıksız ve hak edilmemiş bir armağan olarak vermiştir.

İman aracılığı ile aklanırız (Romalılar 5:1) – bu armağanı Rab İsa Mesih’e iman ederek elde ederiz.

Kan aracılığı ile aklanırız (Romalılar 5:9) – Mesih’in değerli kanı aklanmamız için ödenen bir bedeldir.

Tanrının gücüne güvenerek aklanırız (Romalılar 4:25) – Rabbimiz İsa’yı ölümden dirilten güç, aklanmamızı mümkün kılan güçtür.

İyi eylemler aracılığı ile aklanırız (Yakup 2:24)   – iyi eylemler gerçekten aklanmış olduğumuza dair herkesin göreceği dışsal kanıtlardır. Bir tövbe deneyimine tanıklık etmek yeterli değildir. Bu deneyimi, yeniden doğuşu kaçınılmaz bir şekilde izleyen iyi eylemler aracılığı ile sergilememiz gerekir.

İman göz ile görünmez. İman, can ve Tanrı arasında meydana gelen göz ile görünmeyen bir iletişimdir. İnsanlar imanımızı göz ile göremezler. Ama kurtaran imanın ürünü olan iyi eylemleri göz ile görebilirler. İyi eylemlerimizi görünceye dek imanımızdan kuşku duymaları için yeterli nedene sahiptirler.

İbrahim’in iyi eylemi, oğlunu Tanrı’ya bir sunu olarak ölürmek konusundaki istekliliği idi (Yakup2:21). Rahav’ın iyi eylemi kendi vatanına ihanet etmesi idi (Yakup 2:25). Tüm bunların “iyi eylemler” olarak adlandırılmalarının nedeni, Yehova’ya olan imanın bu kişiler tarafından sergilenmesi idi. Aksi takdirde, bu eylemler kötü eylemler olacak idi, yani, cinayet ve ihanet.

Ruhtan ayrılmış olan beden ölüdür. Yani ölüm şudur: ruhun bedenden ayrılması. Bu nedenle, iyi eylemleri olmayan iman da ölüdür. Böyle durumlarda iman cansız, güçsüz ve işlevsel değildir.

Yaşayan bir beden içinde göz ile görülmeyen bir ruhun konut kurmuş olduğunu sergiler. Bu nedenle, iyi eylemler kişinin içinde konut kurmuş bulunan kurtaran imanın her ne kadar göz ile görünmüyor olsa dahi kesin belirtisidir.