Ç. Bin Yıllık Dönemdeki Ülke (47, 48. Bölümler)1. Tuzlu Suların Tatlı Suya Dönüşmesi (47:1-12)Hezekiel, bir görümde, tapınağın kapı eşiğinin altından, sunağın güneyinden aşağıya akan bir ırmak gördü. Irmak, Doğu Kapısı’nın güneyinden akarak Lut Gölü’ne dökülüyordu. Göle döküldüğünde sular tatlı suya dönüşecek ve içinde çok sayıda balık olacaktı. Yates bu konuda şunları yazar:
Bu ırmak, bereketin çarpıcı bir örneğidir. Geniş bir alana yayılmıştır, ama eksik noktası vardır (11. ayet); Mesih’in bin yıllık egemenliği sırasında akacaktır. Tanrı tapınakta oturacak ve bu nedenle, ırmak giderek artan bir bereket pınarı olarak diğer yerlere ulaşacaktır. Tanrı bugün bedenlerimizde yaşar (1Ko.6:19), bu nedenle çevremizdekilere bizden bir bereket ırmağı akmalıdır (Yu.7:37, 38). “Eğer bir kişi Kutsal Ruh’la doluysa ve yaşamı diğer insanlara bereket oluyorsa, Tanrı’nın işi yürür.” Bereket üretecek olan koşulları yerine getirmek için ne büyük bir mücadele çağrısı! Irmak aktığı her yere yaşam getirecektir. Bu, Kutsal Ruh’un yaşam veren hizmetinin canlı bir örneğidir. 2. Ülkenin Sınırları (47:13-23)47:13-20 Bu ayetlerde ülkenin gelecekteki sınırları verilmiştir. Hezekiel’in, ülkenin sınırını çizen bir nehir olarak Şeria’dan (18. ayet) söz etmesi bir hata olamaz; ülkenin Fırat’ın doğusuna kadar genişleyeceğinden kuşkusu yoktu (Yar.15:18). Burada, Filistin’in ilk işgaline işaret ediyor olabileceği gibi, Şeria’nın doğu sınırlarının yalnızca bir bölümünü biçimlendirdiğini belirtiyor olması da olasıdır. Sınırların devamı Fırat boyunca kuzeydoğuya ulaşıyordu. İkinci açıklama daha az beğenilir, ama Hezekiel’in tanımlaması böylesine ayrıntılı olduğundan ve Fırat’tan hiç söz etmediğinden, üzerinde düşünmeye değer bir açıklamadır. 47:21-23 Ülke İsrail oymaklarına göre, her oymağa bir pay verilerek bölünecek, yabancılar da bu mirasın dışında tutulmayacaklardır. |
Kutsal Kitap
1 Adam beni tapınağın girişine geri getirdi. Doğuya doğru tapınağın kapı eşiğinin altından sular aktığını gördüm. Tapınak doğuya bakıyordu. Sular tapınağın güney yanının altından, sunağın güneyinden aşağıya akıyordu. |
1. Yates, Preaching, s.184.